Güneydoğu romantik bağlarımın olduğu bölge. Kişiye felan değil ha, bölgeye. Doğunun da doğusunda doğmama rağmen bir muhabbet besliyorum Güneydoğuya. Çözerim bir gün sebebini, bilmiyorum.
Bu birazda oraya ait söylediklerim, içimden geçenler, parça bölük başkalarına anlattıklarımın toplaması olacak. derli toplu kalacak yani bi yerlerde.
Sonra fotoğrafları yüklemek ve o fotoğrafların çağrışımlarıyla da anlatmak lazım gördüğümü bildiğimi hissettiğimi.
Duygusal zeka da böyle işliyor sanırım. Bu sistematiğe göre.
Zaten bana sorarsanız bütün çektiğim o karaleri, bana " hatırlatsın" diye çektim.
Yoksa fotoğrafcılıkla alakalı bir çaba değildi.
Şimdi düşündüm de ben zaten fotoğrafcılığa da bu sebeple başladım galiba. Yani eğitim almaya yani uğraşmaya.
An'ı hatırlamaya vesile olsunlar ve hayatın akışında unutup gittiğimiz ayrıntıları bize hatırlatsınlar diye.
İyi bir kalemim (!) ve anlaşılır bir dilim olmasına rağmen, yazmak yerine fotoğraf çekmeyi tercih etmem kalemimi susturmak ve kalıba sokup bekletmek anlamına da gelmiyor mu?
Çünkü yazmıyorum fotoğraflara güvenip.. Bu da fotoğrafı dezavantajı mı?
Hımm.. Şimdiki sapaktaki yön tabelası başka bi yere ulaştırdı beni: o da şu ki;
Fotoğraf çekiyorum, altına da yazı döşüyorum, öyleyse varım:):)
Bu da sıra gecelerinden bir şarkı olsun- Eşarbını yan bağlama
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder